Kulak; dış kulak, orta kulak ve iç kulak olmak üzere 3 bölümden oluşmaktadır.
Dış kulak: Auricula olarak isimlendirilen kulak kepçesi ve dış kulak yolundan oluşmaktadır. Kulak kepçesi; kıkırdak, yağ ve bağ dokudan oluşmakta olup asıl görevi sesleri toplamak ve sesin lokalizasyonunu sağlamaktır. Dış kulak yolu ise kemik ve kıkırdak olmak üzere 2 parçadan oluşmaktadır. Yaklaşık 25-30 mm uzunluğundadır. Ses dalgalarını kulak zarına ulaştırmakla görevlidir.
Orta kulak: Kulak zarı, çekiç örs üzengi kemikçikleri, orta kulak kasları ve östaki borusu gibi orta kulakta bulunan yapılardan oluşmaktadır. Kulak zarı orta kulak boşluğunu, dış kulak yolundan ayıran 8 mm genişliğinde, 9-10 mm yüksekliğinde ve 0.1 mm kalınlığında yarı transparan bir zardır. Çekiç örs üzengi kemikçiklerinin en önemli görevlerinden biri hava ortamından sıvı ortamına ses geçişini sağlamak diğeri ise iç kulak sıvılarının akustik direncinden kaynaklanan enerji kaybını karşılamaktadır. Orta kulakta kemikçik zincirine tutunan Stapes ve Tensor timpani olmak üzere 2 tane kas vardır. Bu kasların en önemli görevi kulağı rahatsız edici ses uyaranlarından korumaktır. Östaki borusu, orta kulak ve nazofarenks arasında iletimi sağlamaktadır. Yetişkinlerde yaklaşık 35-38 mm uzunluğunda, yenidoğanlarda ise 17-18 mm uzunluğundadır. Östaki borusunun fonksiyonu ise orta kulak basıncını atmosfer basıncına eşitlemek, orta kulak için gerekli havaya sağlamaktır.
İç kulak: İç kulak temporal kemiğin petröz kısmı içerisinde bulunmaktadır. Koklea ve vestibüler sistemden oluşmaktadır. Koklea, işitmeden sorumlu olup yaklaşık 30-31 mm uzunluğundadır ve kendi üzerinde 2,5 tur dönüş yapar.
Dış ortamdaki sesler kulak kepçesi sayesinde toplanır ve dış kulak yolundan iç kulağa iletilir. İç kulağa iletilen sesler sinir hücrelerini uyarır. Son olarak da işitme siniri aracılığıyla beyne iletilen seslerin üst merkezlerde sentezlenmesi ile işitme gerçekleşir. Bu aşamaların herhangi bir kısmında bir problem meydana gelir ve işitme fonksiyonu yitirilirse işitme kaybı oluşur. Tek kulakta işitme kaybı olabildiği gibi her iki kulakta da meydana gelebilir.
İşitme kaybı belirti ve semptomları arasında; gürültülü ortamlarda konuşmaları anlamama ve konuları takip etmekte zorlanma, cümlelerin sık sık tekrar edilmesini istemesi, yüksek sesle televizyon izleme, kulakta ağrı ve dolgunluk hissi, kulağın yanması, ani kulak çınlaması (kulakta frekans sesi, uğultu, vızıltı..), söylenen kelimelerin yanlış anlaşılması, kulak duymaması, kelime sonlarındaki harflerin karıştırılması ya da anlaşılmaması, denge problemleri, telefonla konuşurken zorluk yaşama gibi sebepler yer alır.
İşitme Kaybı Türleri
İşitme kaybı türüne göre 3 farklı şekilde sınıflandırılır:
İletim tipi işitme kaybı: Bu tür işitme kayıpları dış kulak veya orta kulakta meydana gelen patolojilerden kaynaklanmaktadır. Genellikle medikal veya cerrahi yöntemlerle çözüm bulunur. İletim tipi işitme kaybı nedenleri arasında kulak zarı perforasyonu, otitis media, kulakta buşon varlığı, otoskleroz, travma ve tümörler, dış kulak yolu hastalıkları gösterilebilir.
Otitis media: Halk arasında orta kulak iltihabı olarak bilinmektedir. Çocuklarda yaygın olarak görüldüğü gibi yetişkinlerde de rastlanmaktadır. Otitis media tedavi edilmezse yaklaşık olarak 50-60 dB’lik bir iletim tipi işitme kaybına sebep olabilir.
Otoskleroz: Halk arasında iç kulak kireçlenmesi olarak bilinmektedir. İşitme kaybı en büyük belirtisidir. İşitme kaybına ek olarak baş dönmesi, kulak çınlaması da eşlik edebilir. Kadınlarda erkeklere göre daha sık rastlanmaktadır.
Dış kulak yolu hastalıkları: Dış kulak yolunda enfeksiyon veya tümör olması durumunda iletim tipi işitme kaybı görülür. Bununla birlikte kulakta aşırı kulak kiri olması da iletim tipi işitme kaybına neden olabilir.
Sensörinöral tip işitme kaybı: Bu tür işitme kayıpları iç kulaktaki tüy hücrelerinde ve/veya iç kulaktaki sinirsel yapılarda meydana gelen patolojilerden kaynaklanmaktadır. Genellikle medikal veya cerrahi olarak tedavi edilemez. Gürültülü ortamlarda konuşmayı anlamada zorluk yaşarlar. Sensörinöral işitme kaybı nedenleri arasında gürültüye maruz kalma, travma ve tümörler, yaşa bağlı işitme kaybı, genetik faktörler, ototoksisite, meniere gösterilebilir.
Gürültüye bağlı işitme kayıpları: Yüksek şiddette gürültüye ani bir şekilde maruz kalınmasıyla oluşur. Gürültüye maruz kalma süresi ve gürültünün şiddeti artıkça işitme kaybının derecesi de artmaktadır. Ayrıca bu tür gürültüler sonucu ani işitme kaybına da sebep olabilir. Bu yüzden yüksek gürültülü bir ortamda çalışıyorsanız mutlaka kulak koruyucuları kullanmalısınız.
Yaşa bağlı işitme kayıpları: Presbiakuzi olarak bilinmektedir. Yaşa bağlı olarak oluşan işitme kayıplarında yüksek frekanslar etkilenim görür. Özellikle gürültülü ortamlarda konuşulanları anlamakta zorluklar yaşanabilir.
Ototoksisite: Bazı ilaçlar ve kimyasallar sensörinöral işitme kaybına sebep olabilir. İlk olarak yüksek frekanslar etkilenir. Daha sonra alçak frekanslar da etkilenmeye başlar.
Meniere: Endolanfatik hidrops olarak da bilinmektedir. Sensörinöral işitme kaybı ile birlikte baş dönmesi, kulak çınlaması, kulakta basınç ve dolgunluk hissi de eşlik eder. Hastalığın başlangıcında ilk alçak frekanslar etkilenirken ilerleyen zamanlarda yüksek frekansları da tutar.
Mikst tip işitme kaybı: Bu tür işitme kayıpları aynı anda hem dış kulak veya orta kulakta hem de iç kulakta meydana gelen patolojilerden kaynaklanmaktadır.
Desibel Değerlerine Göre İşitme Kaybı Dereceleri
Odyometre cihazından yapılan işitme testi (halk arasında ses testi olarak bilinir) sonrası konuşma frekanslarının ortalaması alınır. Elde edilen saf ses ortalamasına göre işitme kaybı derecelere ayrılır:
- 0-15 dB:Normal işitme
- 16-40 dB:Çok hafif derecede işitme kaybı
- 41-55 dB:Hafif derecede işitme kaybı
- 56-70 dB:Orta derecede işitme kaybı
- 71-90 dB:İleri derecede işitme kaybı
- 91 dB ve üzeri:Çok ileri derecede işitme kaybı
İşitme kaybı belirtilerinden bir veya daha fazlasına sahipseniz mutlaka bir kulak burun boğazı doktora gitmelisiniz ve alanında uzman olan odyologlara/odyometristlere işitme ile ilgili testleri yaptırmalısınız. İşitme kaybı tedavisi yoksa (medikal veya cerrahi olarak tedavi edilmiyorsa) mutlaka işitme cihazı kullanmalısınız.
İşitme kaybı için erken önlem alınmazsa beraberinde birçok sorun getirebilir. Bunlardan biri denge problemidir. Yapılan araştırmalarda işitme kayıplı yaşlı bireylerin, işitme kaybı olmayan yaşlı bireylere göre daha fazla düşme eğilimi gösterdiği saptanmıştır. Bununla birlikte işitme kaybına sahip olan bireylerde depresyon semptomları artmakta ve kendilerini çevreden soyutlamaktadırlar. Bu yüzden işitme kaybını ihmal etmemek ve kulak işitme cihazı kullanmak önemlidir. Özellikle çocukların dil gelişiminde gecikme yaşamamaları adına işitme testleriyle işitme kaybının takip halinde tutulması ve erken cihazlandırılması büyük önem taşımaktadır.